24 Ocak 2010 Pazar

An - ne


Bir çift karanlık göz parladı bu zifiri gecenin en ıssız ve en terk edilmiş köşesinde. Asfalta dağılmış uzun siyah saçlar, bir örümceğin, olur olmaz yerleri esir alması, orayı bir taştan bir yuvaya dönüştürmesi misali düzgün şeritler halinde, bir baştan çıkıp taşın bilinmez bir köşesinde son buluyordu. Yine de mevzu olan saçların ağırlığı değil, düşüncelerin ağırlığıydı. Karanlık gözler, zifiri göğe donuk bakıyordu. Normaldi. Bir ürperti geçti üstlerinden, kapsayabildiği kadar geniş bir alanda hafif bir etki yarattı. Kız usulca doğruldu etrafına tedirgin baktı, karanlık gözleri zifiri gecenin görünmezlikleri üzerinde dolaştı.

—Anne?

Çıkan rüzgâr, fırtına, tufan ya da o her neydiyse, karanlığı ikiye böldüğüne, orada o anda nefes almaya çalışan, canlı cansız bütün varlıklar yemin edebilirlerdi. Karanlığın içinde derin yarıklar oluşmuştu, görülemezdi ama hissedilebilirdi. Ölüm soğuğu esiyordu yarıktan. Kim yaklaşabilir diye düşünmek dahi tüyler ürpertirken, karanlık gözlü kız yarığın içine baktı.

—Anne?

Şimdi ne boşluk vardı ne de karanlık. Bütün bunlara sebep olan lanetli bir kelime, iki hece, dört harf miydi? Karanlık gözlü uzun siyah saçlı kız, bilinçsizdi. Yardım edebilecek her şey ordaydı, bütün yollar, bütün hava, bütün toprak, bütün kokular ve bütün yazılı sayfalar. Israrla lanetli kelime, iki hece dört harf, dengesini bozuyordu dünyanın. Ve acı olan, tabiat için, kız son nefesini harcamak için kendisini kurtaracak bir şey söyleyebilecek kudrete dahası güce sahipti. Dünya son kez titredi. Sarsıldı. Son hiç bu kadar yakın olmamıştı. Son hiç bu kadar gerçek olmamıştı. Karanlık bir çift gözden iki damla düştü yere, kız seslendi:

—Anne?

2 yorum:

  1. nefretini dahi sevdirmeye çalışıyorsun sen. beyazladın mı kara kedi?

    YanıtlaSil
  2. kara olmanın ötesinde karanlığım artık
    e arada bi parlayabilirim "ihtimal dahilinde"

    YanıtlaSil