24 Ocak 2012 Salı

Vezirleri Harcamışlar Şahlarla Mat Oldum

Özgürlük ne demekmiş?

Sabah uyandığımda güneşli olan hava kapanıyor. Sabah şikayet ettiğim güneşi bulutların arkasından çok seviyorum. Nedendir bilinmez, sabahları çok erken uyanıyorum.

Vapura bindiğimde 40 yaşlarında bir adam, iki çocuğu ve babası var. Babasına ve kendisine çay alıyor, çocuklarına poğaça almış. Babasına özen gösterdiğini hissedebiliyorum, kendisine çok da özen göstermediğini hissedebildiğim gibi. Çocukları erkek, poğaçalarının yarısını kendileri yiyor yarısını martılara atıyorlar. Bir ara "Ne büyük minare" dediklerini duyup dikkat kesiliyorum. Babalarına soruyorlar, o minare neden o kadar kocaman, diye; babaları gösterdikleri yere, Galata Kulesine doğru bakıp tepkisiz kalıyor. Belli ki bilmiyor. Ben onlara karışıp evlerine gittiklerinde arkadaşlarına kocaman bir minare gördüklerini anlatmalarını engellemek istemiyorum. Öylece yer ediyor zihinlerine Galata Kulesi, isimsiz.

Eve dönmem gerekiyor. Ocakta çayım var. Altını kapattığımı hatırlamıyorum. Dönüş vapurunda izlemeye değer insanlar yok.

"Seni hiç bu kadar hissiz görmemiştim."
Bu cümlenin kafamda dönüp durmasına engel olamıyorum. Neden bu kadar hissiz olduğumu anlayamıyorum. Neden hiçbir şey dokunmuyor bana, neden canımı acıtmıyor hiçbir şey dahası sıkmıyor. Kafama bile takamıyorum yazamamam dışında hiçbir şeyi.

Neyse ki kediler var yollarda, sokaklarda.
A, bir de uğur böceği.




8 yorum:

  1. "Neyse ki kediler var yollarda, sokaklarda."
    ne kadar da katlanılır kılıyor bu düşünce bazı günleri, şaşırıyorum bazen

    YanıtlaSil
  2. dokunmak şart değil hem, onları görmek bile ne kadar güzel.

    YanıtlaSil
  3. ayşe hilâl24 Ocak 2012 09:50

    :) elif'im...

    YanıtlaSil
  4. olsun , uğur böceği hissettirmiş..

    YanıtlaSil
  5. uğur böcekleri güzeldir.

    YanıtlaSil
  6. ortaokulda, lisede hep çok büyük hayallerim, beklentilerim vardı hayattan. arkadaşlarla, dostlarla, üniversiteyle, aşkla, hayatla ilgili. hep çok hırslıydım çok ümitliydim.
    ya büyüdüm, hayallerimi kaybettim, ya da ulaşamadığım herşey beklentilerimi de aldı.
    umursamazım, hiçbir beklentim yok, amacım, hedefim, isteğim yok, hatta neden yaşadığımı bile bilmiyorum bazen. garip olan, böyle bomboş olmamın bana hiç koymaması. umurumda değil. yaşıyorum çünkü daha ölme vaktim gelmedi.
    sanırım ben de çok hissizleştim. sanırım yaşayabilmek için hissizleşebilmem gerekiyordu kedi.

    YanıtlaSil
  7. sevgili maria puder
    Sanırım anlattığını ve anlatmadıklarını anlayabilmekten öte hissedebiliyorum. Bunu yaşamayan ve hissetmeyen insanlar o kadar sığ ki şükredesim geliyor çıkmazlarıma. Sen de işte ben gibi...

    YanıtlaSil