9 Haziran 2018 Cumartesi

Lütfü Bey ve Aşırı İsabetli Kararları - III



"Batlamyus sisteminde evrenin merkezinde Dünya vardı. Gökyüzünde var olan her şey konumunu Dünya’dan alırdı. Ay’a fevkalade işler düşerdi Batlamyus sayesinde. Kepler ortaya çıkıp da Kopernik’in işini kullanarak Ay’ın görevlerini elinden alınca çok üzülen Ay, gel git kuvvetini kullanarak Kepler’in beyin sıvısıyla oynadı. Deliren bilim adamının son halinden düşmanca bir keyif alan Ay, dünyada kendi adaletini dağıtmaya karar vererek, zalimlerin beyin sıvılarıyla oynamaya devam etti. Bir süre sonra yalnızca kötülük edenlere değil, çok acı çekip bu acıdan bir türlü kurtulamayacak olanlara da musallat oldu. Werther bu kişilerden en bilinendir."

Büyük bir dikkatle Seher’i dinleyen Lütfü Bey hastalarında gördüğü, suçu başkasına atma durumunun böyle bir yorumunu duymamıştı hiç. Çatılmış kaşlarının altında küçücük kalan gözlerini Seher’in iri, aldığı kimyasallardan yorgun düşmüş gözlerine dikmişti. “Yani delirmenizden Kopernik suçlu, öyle mi Seher Hanım?”

“Hayır, bu tamamen, ait olmadığı sorumlulukların altına Ay’ı sokarak onu olmadığı bir varlık olduğuna inandıran Batlamyus'un suçludur” dedi Seher. Çok kararlıydı. Çok emindi. Başka türlüsü mümkün değildi.
Hatırladıkların kim olduğunu belirler. Peki ya esas kişiliğin unuttuklarındaysa? Rüyaların ne anlamı var? Birdenbire yaşandıklarını hiç hatırlamadığın anılar rüyalarını kullanarak seni ele geçiriyor, bunun ne anlamı var?
Delirmesinin suçunu yüzyıllar önce yaşamış bir bilim adamına atan bir hasta. Ay'a akıl almaz suçlar yüklemek. Bu Lütfü Bey'in 27 yıllık meslek hayatında hiç karşılaşmadığı, karşılaşmayı hayal edemeyeceği bir durumdu. Gözlüklerini çıkardı. Gözleri ovuşturdu. Söyleyecek neyi olduğunu düşündü. Burnunun ucuna dayanan, görmezden gelemeyeceğiyle yüzleşmek zorundaydı artık: Yetersizlik!

Lütfü Bey oturumu sonlandırdı. Evine giderken gökyüzüne baktı. Hiçbir şey göremedi.