5 Mayıs 2020 Salı

Poe: Kısacık (Hüzünlü) Bir Hayat



Bir Yufka Yürekli Dostoyevski’nin güzel hikayelerinden. Şöyle; Vasya nişanlanır. Fakat evlenmek için -elbette- yeterli parası yoktur. Yazı yazması, aldığı işi bitirmesi gerekiyordur fakat elbette Dostoyevski’nin okuyucusunun içini sıkması gerekir. Vasya o yazıyı bir türlü bitiremez. Yatar, kalkar, hasta olur, nöbetler geçirir… o yazı bitmez. Nişanlanmanın mutluluğu da sorumluluk duygusunu artıracağına hezeyanlarını besler. Kaybolur gider böylece Vasya, okuyucunun içinde buruk bir acı bırakarak…

Artık kendisine gelmesi, işi başarması beklenen karakterle -bana göre- direkt olarak kendini özdeşleştirmeyen okuyucu karaktere hınçlanır. Kendisiyle özdeşleştirmez çünkü Dostoyevski’nin ortaya koyduğu durum aşırı görünür göze, abartılı bir tiyatro oyunu olarak serilir gözümüze. Bir Yufka Yürekli’de kısa zamanlarda meydana gelen gelişmeler görece daha açık bir şekilde görüldüğünden örneğim o. Yoksa Kumarbaz’da da görülen bir durum bu. Hatta Raskolnikov’un okura birçok kere hissettirdiği aynı his: içeriden bir çığlık “hayır yapma!” ya da “hayır şu an bunu söyleme!”. Bu çığlıkların içeriği değiştirilebilir elbette.

Özdeşleştirmeye dair yapmaya çalıştığım vurgu, karaktere öteki gözüyle bakmanın bize yaşattığı konfora dair. Oysa hayatlarımıza dışarıdan bir gözle bakmıyoruz. Hepimiz birer Dostoyevski karakterleriyiz. Aynı hataları defalarca yapıyoruz. Yazıya dökülüp birkaç sayfada yüzümüze vurulmuyor diye fark etmiyoruz. Poe’nun biyografisini okurken yüzüme çarpan gerçek işte bu kadar. Her zaman bir kara prens olarak zihnimde canlanan Poe’da bu yıkılışı görmenin hüznünü derinden hissediyor, bir roman karakteri olmadığı için de içimden atamıyorum. Kısacık Bir Hayat, kısacık bir kitap; ağırlığını kalbe yükleyen bir kitap. Yanlış zamanda, bir o kadar doğru zamanda yaşamış, meteliksiz ki her zaman meteliksiz olmak gerekir, “cinsinin gereklerini” yerine getirmekten aciz bir adam. Bir yerden sonra kazanmasını beklenen, sürekli beklenen, ama o zirveye asla ulaşamayan bir süper kahraman filminin tatsızlığını insanın omuzlarına yükleyen bir biyografi.

Bazı gerçeklerin tokadına maruz kalmanın faydaları hakkında söyleyecek sözü olan var mı?
Benim yok.

4 yorum:

  1. Böyle bir hayatı yaşamaması, o şiirlerin hiç birinin yazılmaması anlamına gelirdi belki de.. Bazen kişisel hayatlar ne kadar önemsiz, geride kalanlarla karşılaştırılınca. Ama ne yazık ki hem bu şekilde yaşamak durumunda olan, hem de hiç bir eser de bırakamayanlar var. Dostoyevski'nin karakterleri bile yanlarında yetkin kalıyor..

    YanıtlaSil
  2. Poe gibi bir adamın üretmesine sebep olanın yaşadığı zorluklar olduğunu düşünmüyorum açıkçası. elbette etkisi vardır fakat çok rahat bir hayatı olsaydı da o Poe olurdu bence..

    YanıtlaSil
  3. Çok rahat bir hayatı olsa da o Poe olurdu cümlesine katılmıyorum. Çok rahat bir hayatı olsa bambaşka bir Poe olurdu. Tabi ki yeteneği içinde, yine yazabilirdi belki ama tarzı ve yazdıkları çok başka olurdu.

    YanıtlaSil
  4. belki biraz başka olurdu, ama yine de Poe olurdu işte. bence :)

    YanıtlaSil