Şeylerden aldığımız zevki ayakta tutan ve şeylerin hâlâ var olmasını sağlayan, ağlamanın imkânsızlığıdır: Tatlarını tüketmemize ve onlardan yüz çevirmemize engel olur. Onca yolun ve kıyının üzerinde, gözlerimiz kendi içlerinde boğulmayı reddettikleri zaman, kuruluklarıyla, hayran oldukları nesneyi koruyorlardır. Gözyaşlarımız tabiatı heba eder, kendinden geçişler de Tanrı'yı... Ama sonunda, bizi de heba ederler. Zira ancak en yüksek arzularımızı serbest maceralarına bırakmayı reddederek oluruz: Hayranlığımızın ya da hüznümüzün çemberine giren şeyler, sadece onları sulu vedalarımızla kurban etmediğimiz ve kutsamadığımız için orada kalırlar.... Böylelikle, her geceden sonra, kendimizi yeni bir günün karşısında bulduğumuzda, o günü doldurma gerekliliğinin gerçekleştirilemez oluşu içimizi ürküntüyle doldurur; ve ışık içinde nerede olduğumuzu şaşırmış bir halde, sanki dünya az önce sarsılmış ve kendi Yıldız'ını icat etmiş gibi, bir teki bile bizi zamanın dışına çıkarmaya yetecek olan gözyaşlarından kaçarız.
Çürümenin Kitabı - Cioran
Uyumak istiyorum.Uyu Kedi...
uyu kedi.. uyku kadar iyileştiren, ruhu güzelleştiren bişey yok..
YanıtlaSilben özlemedim seni kedi özledi.çağır onu gelsin diye kedi söyledi...
YanıtlaSiluyu kedi.. Rüyalar gör..
YanıtlaSilbloğunda çalan müzikle bu yazıyı okumak ayrı bir güzellikti.. Ondan sonra mı? Defalarca sayfanı yenileyip aynı müziği dinledim demek bir itiraftır elbette..