Büyüleyiciydi.
Büyülendim.
Başa dönelim.
FenerBahçe tesislerindeki konsere nasıl gideceğimi açıkçası tam olarak bilmiyordum. İnternet sitesinde Üsküdar'dan kalkan 16M otobüsünün mekana geldiği yazıyordu sadece. Bense otobüste durak kaçırma konusunda nam salmış biri olarak tedirginlik abidesi. Bir de heyecanlı, 20:30'da başlayacak konser için 17:30'da evden çıkabilecek kadar, içim içime sığmıyor.
Saate bakmaktan bir hal olmuşken yanıma gelip genç bir kadın oturuyor. Konser kitlesi hayal kırıklığı yaratıyor üstümde. O insanların neden orada olduğunu o an anlayamıyor oluşumu, konser anında daha büyük bir şaşkınlık katlayacak. Saat 19:00. Kapılar açılıyor. Bir hareketlilik. Yanımdaki genç kadınla konuşmaya başlıyoruz. Aydınlık bir yüzü var kadının. Hukukçu. Eşini zor ikna etmiş konsere gelmek için. Ben tek geldim, diyorum. Cohen aşkına...
19:30. Kapıya doğru gidiyorum. Son sigaramın son nefeslerini çekiyorum. Bu sırada sakinim. Otobüsle gelirken içimde taşıdığım heyecan bir süreliğine yok. Kapıdan geçiyorum. Devasa tesisin içine gidip oturmam gereken yere geliyorum. Oturuyorum da. Bir süre sonra yerimden kaldırılıyorum. Yanlış oturmuşum, diyorlar. Bunu tam da yanlarımdaki ve önümdeki insan oturduğunda burada boğulacağımı düşündüğüm anda yapıyorlar. Yeni yerimin bir yanı boş. Önü açık. Sahnenin tam karşısı. Mükemmel hissediyorum.
20:45. Cohen sahneye Dance Me to the End of Love 'ı söyleyerek çıkıyor. Mutluluk. Şaşkınlık. Hayranlık. Kaç yaşındasın. Bu ne kadar naif bir etki alanı böyle. Mikrofonu tutuşu. Vokalleri. Şapkası. Öne eğik başı. Ses sistemi kaygısı yok oluyor. Harika bir akustik. Ses kusursuz. Herşey kusursuz dinleyici kitlesini saymazsak.* Kusursuz.
Şapkasının altında kaçamak bakıyor arada hep, sanki sevgilisi var karşısında, utanıyor. Müzisyenlerinin sololarında şapkasını çıkartıp dinliyor, saygısıyla bir kez daha büyüleniyorum. Hepsini tek tek tanıtıyor ara verirken, öyle güzel şeyler söyleyerek. Sesi, vücut dili, duruşu, bakışı, şarkılarına başlayışı, bitirişi, herşeyini büyük bir hayranlıkla izliyorum. Karşıdaki iki büyük ekran yakından çektiğinde nereye bakacağımdan emin değilim, kafam karışık, harika hissediyorum, iliklerime kadar Cohen dolsun istiyorum. Etkisine çoktan girdiğim büyüsü hiç bozulmasın istiyorum.
22:30. Ara veriyor. Şaşkınlıkla yaşadığım talihsiz olayın** suratımda yarattığı utangaç gülümsemeyle salona, yerime geri dönüyorum. İnsanlara bakmıyorum hayır. Hiçbir şeyin moralimi bozmasına ya da sinirlendirmesine izin vermiyorum. Ben bütün içtenliğimle sahneye bakıyorum, hadi geri gelsin! diye.
Geliyor. İkinci bölümde sanırım dünyam etrafında dönüyor Cohen'in. I'm Your Man'i de Hallelujah'ı da bu bölümde söylüyor. Hallelujah'ta seyirciye dönmüş ışıklardan gözlerim kamaşıyor, orada bir yerlerde olduğunu bildiğim ama ışıklardan göremediğim Cohen'e karşı bütün içtenliğimle bağırıyorum: Hallelujah!
Söz konusu bislere gelince dilim tutuluyor. Bütün salon ayakta***, atlaya zıplaya çıkıyor sahneden Cohen. Suratımda olduğuna emin olduğum o kocaman, aptal, şaşkın sırıtışla bütün gücümle alkışlıyorum. Herkes alkışlıyor. Geri gel! Geliyor. Aynen çıktığı gibi, büyük bir sevimlilikle. Üç ya da dört bis! Dile kolay!
Ben, Cohen "Bu harika ülkeye barış gelmesini diliyorum" deyip gittikten sonra, doyabilmiş miyim, hayır, geri geleceğini bilsem on dakika daha bütün gücümle alkışlarım onu.
Çıkışta bilmediğim Ataşehir sokaklarında bir taksi bulmak derdiyle yürürken nerede olduğumu soranlara "sanki rüyadayım!" demem, hayır yalan değil. Hala öyleyim. Rüyadayım.
Şimdi bunları dinleyip dün geceyi tekrar tekrar yaşamaya çalışıyorum.
Hala rüyadayım.
Evet büyülendim.
Who by fire
Suzanne
Loved you in the morning
Famous Blue Raincoat
Gypsy's wife
...
Ek: Alkım'ın yumuşacık yazısı için tık!
Cohen'le tanışmam 17 yaşlarında elime içinde Cohen, Hendrix ve Ben Harper olan cdnin geçmesiyle olmuştu. Hatırlamak da çok hoş..
---------
*Bir insan dinlemeyecek-izlemeyecekse neden o kadar para verip de Cohen konserine gelir, sırf gelmek için mi? Facebookta Cohen konserindeyim demek için mi? Anlamakta güçlük çektiğim hadi sen bir gösteriş budalası kendini kültürlü ya da zevkli zanneden bir gerizekalısın o karanlıkta elindeki telefonun ışığının insanları rahatsız edebileceğini düşünüp de utanmıyor musun hiç? Ve bir de vidyo çekme derdinde olan 1. ve 2. grup insanları vardı ki diyeceğim hiçbir şey yok onlara.
**Cohen Amca ara verince ben de kalkıp tuvalete gittim. Konser anında rahatsız olamayayım diye su-çay-kahve hiçbir şey içmediğimden konser sırasında bir sıkışıklık yaşamadım, şükür. Ama sanırım Cohen'in üzerimde yarattığı etki: WC yazısını gördüm ve içeriye girdim. Sıra sıra birler gibi dizilmiş adamları görüp ayılmam 180 derece dönmem ve karşımda o sırıtan çocuğu görmem. Öff!
***Sanırım Cohen'in sahneden ilk çıktığında gideceğini düşünen insanlar, deli gibi vidyo çekmeye çalışanlar, sürekli telefonuyla oynayan kişilerdi. Geceye, 3buçuk saatlik konsere mükemmel bir bitiriş yapan Cohen'nin, salonun o coşkusunu yaşamadan çıkan insanlara acımam ben. Belli ki beyinsizlikten hüküm giymişler kimseye farkettirmeden.
:(((((( daha 5 dk evell dinliyorken pufss kıskandım
YanıtlaSilah herkes görmeliydi herkes yaşamalıydı o konseri..
YanıtlaSilAhh İstanbul'da olup gidip dinlemek vardı...
YanıtlaSilben de konserdeydim ve aynı duygular içinde, nefesim kesilerek izledim. sanırım en sevdiğim konserlerden biriydi.
YanıtlaSilçok çok tatlıydı cohen...
sevgiler,
söylemeyi unuttum, bu da benim cohen yazım, bir kış gecesinde:)
YanıtlaSilhttp://nezlelikarga.blogspot.com/2011/12/leonard-cohenle-gece-yolculugu.html
tarihi bir an'a tanıklık etmiş, kendine nefis bir konser hediye etmişsin :)
YanıtlaSilElif, inan orda olanların çoğundan daha fazla hakkını verirdin konserin..
YanıtlaSilsevgiler.
alkım, duygularımız ortak :)
ve yazın bir harika ..
verba'cım, bu kadar güzel bir hediyeyi sanırım insana kendinden başkası hediye etmez zaten :) öpüyorum kocaman ..
şimdi face de paylaştım bir şarkısını ve bu sene de gidemedim yazdım :((
YanıtlaSilbir daha gelsin diye dua edelim o halde :)
YanıtlaSilaylak'çım, insan kendine arada böyle güzellikler yapmalı. bir daha gelirse kaçırmam umarım. ben de öptüm çok :)
YanıtlaSilumarım tekrar gelir keşke gelse :)
YanıtlaSil