Bir sürü hikaye dinledim. Bir sürü masal. Romanlar okudum sonra. Yoruldum. Yoğruldum.
Yoruldum da durduramadım kendimi İbrahim. Dillere pelesenk olmuş, aşk! dedikçe ben, anlamsızlığına boğuldum üç harfin, ve sonra yokluğuna boğuldum senin, İbrahim, senin bıraktığın yoksunlukta boğuldum.
Kelimeler, cümleler, sayfalar, sayfalar İbrahim, kitaplar arasında ömrüm geçiyor. Ömrümüz geçsin istedim, çok mu şey dilendim, İbrahim? Artık ne zaman İbrahim! desem, ne zaman bir İbrahim annesi oğluna seslense, ne zaman bir İbrahim hocası söz verse öğrencisine, ne zaman İbrahim, ne zaman sıra İbrahim suresine gelse hatim indirirken, ne zaman Bejan’ı görsem, burnumda bir sancı dolaşıyor, boğazıma iniyor sonra müthiş bir hızla gözlerime çıkıyor. Çıkıyor da orada kalmıyor İbrahim, gözyaşı oluyor, akıyor. Sel oluyor İbrahim, yüzümü sel götürüyor.
Kendini kandırmak neymiş İbrahim? Neymiş kendini bir yalana inandırmak? Neymiş İbrahim olmayan adreslere mektuplar göndermek? Bilmediğin göz renginde kazaklar almak neymiş İbrahim? Sen yalnız görmezden gelmeyi bilirsin. Bense sana şarkılar söylemeyi öğrendim İbrahim. Seni bir bahar akşamı bulmayı öğrendim. Başka ihtimalleri öğrendim İbrahim, eli kalem tutmamak deyimini öğrendim.
İbrahim, günleri gecelerden ayırt etmenin zorluğuna da vakıf oldum. Sonra pembe olmayan panjurları hiç açmazsan güneş doğmazmış, bunu öğrendim. Sonra dokuzar dokuzar saymayı öğrendim parmaklarımla. Fedaiyi öğrendim satrançta. Binbir türlü rüya görüp hiç birini hatırlamamayı öğrendim İbrahim.
Bildiğim tek şey sensin İbrahim. Yokluğunu yaratana şükürler olsun.
yokluğunu yaratana şükürler olsun, diyebilmek nasıl bir teslimiyettir!
YanıtlaSilşaşkınım...
çünkü yokluğu varlığının kanıtıdır.
YanıtlaSilElif,
YanıtlaSilüzme beni, damlamadan sil sözyaşlarımı.
of..of..
kelin merhemi yok Ayşe'm..
YanıtlaSiliyi ama bu müzik, iyi bu sessizlik, deva niyetine..
YanıtlaSil