31 Ekim 2021 Pazar

Sonsuzluk ve Bir Pazar

 “Her yalnızlığın, bir önceki yalnızlıktan daha saf ve daha gelişkin bir doğası vardır. Sürgün edilmiş insanlar daha açık ve daha yürekten, gecenin derinliğinde anımsanan bir rüya gibi duru ve yumuşak bir melankoli hissederler. Bu bana hâlâ, çocukluk “krizlerimin” belli belirsiz hüzünlü gizemini ve büyüsünü anımsatır. Kimliğin bu ani yok oluşunda, o erken dönemin lanetli boşluklarına düştüğüm anları yeniden yaşarım; bu açık seçik anlarda dünyayı, sanrıya yol açan esrimelerim canımı sıktığında beni biçimlendiren boşunalığın ve eskimenin tuhaf atmosferi içinde görürüm.”



 

Güneş şehri çepeçevre sarmadan eve dönmekten mutluyum. Yürüdüğüm on kilometreyi neredeyse hiç hissetmedim. Uzun zamandır kulaklığım sesli kitap çalıyor, müzik dinlemeyi unutmuş bile olabilirim, bir tatsızlık yaratsa da memnunum. Ertesi gün kalkıp yapacaklarımı düşünerek -zor da olsa- uyuduğum günlerin sabahında işe koyulmak bana ne zamandır haz veriyor? Değiştim mi? Büyüdüm mü? Yoksa yaşlandım mı?

 

“İçsel bir diyalogla, çevremdeki kötü güçlere bir gün meydan okumaktan, ertesi günse onları sefilce pohpohlamaktan asla vazgeçemeyeceğime inanırım. Nedensiz olmasa bile, bazı tuhaf ayinlerden keyif alırdım.”

 

Salon camının önüne bir masa koydum, tüm ışığa rağmen burada oturuyor, çalışıyorum. Martılar, kargalar, serçeler, kumrular gelip geçiyor. Gemiler, motorlar, vapurlar, tekneler gelip geçiyor. Ağacın dökülmeye-beş-kala yaprakları titreşiyor. Dünyalar güzeli kedi masaya gelip etrafı kolaçan ediyor. Ve ben ekrandan başımı kaldırıp yüzümü ellerimin arasına alıp bazen öylece durum bakıyorum manzaraya, manzaralara. Gelip geçen, hiçbir etkimin olmadığı koca gözlerimin ancak görebildiği dünyanın şu küçük alanına.

 

Bir yandan Suat Derviş, bir yandan Max Blecher okuyorum. Jo Nesbo kitabı dinliyorum. “Diğerleri” kategorisindeki kitaplar ise sıçramalı ve karmakarışık.  Fırında bal kabağı var, onunla kahve yapmayı deneyeceğim. Beni kendisine bağlayan yeni bir dizi bulamadım. Böyleyken böyle.

 

*Alıntılar Max Blecher’in Acil Gerçekdışılıkta Maceralar kitabından.  

2 yorum:

  1. Salon canının önüne koyduğun masaya ve o paragrafta yazdıklarına bayıldım. Okurken içim ısındı, yüzüme bir gülümseme yayıldı. Ne güzel yapmışsın o masayı koymakla ve bize de anlatmakla :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bunu paylaştığımıza, hissettiğim duyguyu hissetmene nasıl mutlu oldum anlatamam :) çok teşekkür ederim

      Sil