21 Temmuz 2014 Pazartesi

yastığımı alıp salona geldim, gözlerim kapalı. daha serin diye, güneş çünkü, bu odada üstüme doğuyor. kafamı koyduktan sonra açtım gözlerimi, birşey okudum gece, hatırlıyorum, hayal meyal. ne okudum? uykumun sersemliği üstüme seriliyor, ben tekrar kapıyorum gözlerimi. evdeki çöpleri, diyorum kendime, atmalı bugün unutmamalı. biraz da derleyip toparlamalı ortalığı. sonra gökhan gelip "evin ne pis" diyor. gökhan gelip.. gökhan..

o şiiri bu kez sonuna kadar açılmış gözlerimle okudum. o gözlerime bir takım ıslaklıklar doldu. ama öyle telaşsız. öyle acelesiz. nasıl olsa uzun zaman buradayız, der gibi. nasıl olsa kimse bölmeyecek bu yolculuğumuzu, der gibi. diplerine doluşup gözlerimin, teker teker..

ben o şiiri okuyup neler düşündüm... yazı yazacağımı düşündüm, bu elimde değil, gökhan çok samimi, ben o kadar değilim. ben o şiiri ömrüm boyunca defalarca kez okuyacağımı düşündüm, ömrüm; kim bilir kaç dakikadır. ben o şiirin şairine güvendim en çok, beni kurtarsın diye. çünkü, elbette, beni kurtarabilecek tek şair o, nasıl olsa edip, güzelim, toprağın altında.

ve sonra o yalnızlık ve gitmek fikri öyle sarstı ki beni. avusturya mı demişti, londra mı, silsem ya avrupayı haritadan, gitmese. telefondaki sesi bana hep "tamam bindim ben, beş dakkaya kadıköyde'yim" dese. tamam ona da eyvallah, bir saat sonra sıkılsın da benden.

bak ben anlatamıyorum derdimi, bir de siz söyleyin n'olur, hiçbir yere gitmesin gökhan!

2 yorum:

  1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  2. Aynı isimde birisi, başka isimde bir Avrupa şehrine gitmesin diye ne çok yalvarmıştım, 2008 yazıydı. Gitmişti, çok değişip gelmişti, sonra da hiçbir şey aynı olmamıştı.

    Her hikaye çok farklı, başı, sonu, gelişmesi. Bir şeylerin değişmesi tesadüfen nefis sonuçlar verebiliyor, çok sancılı değişseler de.

    Kısacası, sen iyi ol.

    YanıtlaSil