Ben de bilirdim başka türlü olmayı.
Hayır, bir süredir bunu düşünüyorum. Metroda çok güzel gülen o adamla konuşurken, birkaç saat önceki dersten beri zihnimde dönüp duran şeyleri nasıl eksik olduğunu düşünmeden sese dönüştürebileceğimi düşündüm. Ses bazı anları yüceltiyor muhakkak ama çoğu zaman düşünceden çalıyor, bir türlü hakkını veremiyor zihnin üretimlerini.
Yine böyle düşünerek S.'ye 'Hayır bunu konuşarak ziyan edemem, yazacağım.' demiştim bir gece önce. Ama şimdi o kadar emin değilim. Sözcük sese dönüştüğünde ne kadar eksik olursa olsun bir yumuşaklık barındırıyor, değişime açık. Fakat yazıya dönüştüğünde zincirlenmiş gibi, ne yapsan orada öylece kalmak zorunda. Yazıldı bir kere.
Bir de hafıza var.
Fakat bu fotoğrafın net olmaması o kadar hoşuma gidiyor ki..
Metroda güzel gülen adam. Bazen bende yolda çok güzel gülen insanlar görüyorum. Saatlerce sohbet etmek isteği oluşuyor:)
YanıtlaSilBu arada mail abonelik butonu koyarsanız daha rahat takip edebiliriz:)
aklıma gelmemişti, koyarım tabii.. sevgiler
YanıtlaSilBilir miydin sahiden başka türlü olmayı veya başka türlü olmayı nasıl bilebilir bir insan?
YanıtlaSilAcaba sese dönüşen bir sözcük mü daha çok değişime açık, yoksa sadece harflerden ibaret olan mı?.. Bence sese dönüşen daha katı, daha belirli, yerine göre daha sert. Bu yayın için başka bir okura daha önce yazdığın yorumu ("aklıma gelmemişti, koyarım...") anlayışlı da duyuyorum, geçiştiren bir tavırla da. Durduğu yerde çoğalır. Ama bunu sesinden dinleseydim muhtemelen bir karakterin/duygunun cümlesi olacaktı. Neşeli sevgilerle :)
seninle birlikte geçmiş(im)e gidip kendi cümlelerimi bir yabancı gibi okumayı sevdim koleksiyoncu. şu anki düşünceme göre -elbette yine değişecektir- yazmak daha kıymetli galiba, zihin süzgecinden geçtiği için belki, düşünme edimi daha aktif olduğu için belki, bilemiyorum.
Silyorumu okuduğumda, ben beni tanıdığımdan tabii (bir de aşağıdaki "yayın alarmı" başlığını bu yorumdan sonra koyduğumdan) bir çelişkide kalmıyorum. bir başkası olarak okuyunca, o kadar haklısın ki. sesin de vurgu, jest, mimik ayrıcalıkları var galiba. buradan şunu çıkarıyorum, harf ya da ses, ait olduğu kişiyi tanıdığın kadar net. ne dersin?
kocaman sevgiler :)
Koleksiyonculuğun özünde var geçmişte dolaşmak :)
SilKonuşurken zihnini kullandığını düşünmüyor musun? O zaman devre dışı mı kalıyor süzgeç aparatı?
Sen seni tanıdığından tabii... Kendini tanıyor musun sahiden? Kendini tanıyan insanlara hep saygı duyarım :)
"harf ya da ses, ait olduğu kişiyi tanıdığın kadar net" değil sanırım. Harfin ve sesin alımlayıcısının da netlik üzerinde rolü var bana göre.
konuşurken süreç hızlı işler, yazarken olduğundan çok daha hızlı, geri dönüş şansın olmaz, silemezsin, yeniden kuramazsın cümleyi, sese dönüştüğü an onun varlığına müdahale edemezsin. alımlayıcıdan kastının ne olduğunu anlamadım tam olarak, kaynağı tanımaktan bahsediyorum, kaynağı alanın kaynağı tanımasından, alımlyıcı olarak kastettiğin buysa zaten onun tanımasından..
Silhani bazen "konuşmadan anlaşılmak" deriz ya, işte o bu tanımadan geliyor bence. tabii hep bence :)
A kişisi B kişisini tanıyor.
SilB kişisinin sözleri, işitsel ya da görsel olması fark etmeksizin, A kişisine ulaşırken, A kişisinin, yani alımlayıcının karakterine, duygularına, ruh hâline, kültürüne göre şekillenir*, diye düşünüyorum. (*burada "anlamlandırmak" galiba sözünü ettiğim durum)
Zaten "bence" olması değerli, burada kendi düşüncelerimi arıyor ve buluyor olsaydım muhtemelen pek kazançlı çıkmazdım :) Yeni bir insan, yeni bir bakış açısı :)
b kişisinin sözleri de o anki duygu durumuna, psikolojisine bağlı olarak etkilenir. b kişisinin algısı da. her zaman her koşulda bu geçerli, bunun standartlaşması mümkün değil. burada zaten tanıma devreye giriyor kanaatimce :)
Sil