Bazen kendimi müthiş bir uyumun içindeymişim gibi hissediyorum. Bazense ne yapsam olmuyor, hep bir eksik parça hissediyorum, hep bir fazlalık sarkıyor dışarıya. Bazen oturup “boşa geçmiş yıllarım” şeklinde ağıt yakmak geliyor içimden. Fakat o yıllar tam olarak hangileri, hiçbir fikrim yok.
İnsanlık hali hocam, düz bir çizgide ilerlemiyoruz. Bazen düşüyor, bazen kalkıyor... Grafik bir aşağı bir yukarı hareket ediyor :)
YanıtlaSilhaklısınız, kabullenmek lazım..
SilTom Waits. Hastasıyız :)
YanıtlaSilhepimiz :)
SilGeçenlerde kalabalık bir arkadaş gurubu yazışmasında, o yıllarıma ait bende olmayan iki fotoğraf elime geçince o zamanki kendime bakarak, aslında zamanlarımı ziyan ettiğimi düşünmeden edemedim. Yapmaktan keyif aldığım ve ortaya sunduğum şeylerden ziyade, kendimle o yıllarda barışık olmadığımı farkettim. Şimdi dinginlik huzur içindeki benden, gençliğime selam olsun demekten başka bir şey gelmedi elimden. Tom Waits'in bu şarkısı eşliğinde yazarken, Orson Welles'i de anmadan edemedim.
YanıtlaSil(Daha önce söyledim mi bilmiyorum ama bloğunuzu seviyorum. Bloğun ismini, blog açılırken önce yaprakların dökülür gibi görünmesini, aralardaki müzikleri, sakinliğini seviyorum. İşte öyle)
geçmişe dair en can sıkıcı şeylerden biri bu değil mi, açıkçası benim de hissettiğim bir şey.
Silve ne kadar güzel şeyler yazmışsınız, çok teşekkür ederim. içim ışıldadı okurken