Okuduğum sevimli kitapta kukumav kuşlarıyla ilgili öğrendiğim şeylerden yaralandım. Kukumav kuşları çiftleştikten sonra ayrılırlarmış. Dişi kukumav kuşu yumurtladığında yumurtasını yabancı bir kuşun yuvasına bırakır, terk eder gidermiş. Bir daha hiç dönmezmiş. O küçük, minik, masum yavru kukumav kuşu ise evlatlık geldiği yuvada doğarmış. Fakat üvey kardeşleri çoğunlukla kendinden küçük olduğundan onları yuvadan aşağı iter, yok edermiş. Söz konusu yuvanın sahibi, yavru kukumavın üvey annesi ise bu yabancı, evlatlarının katili olan kuşun kuluçkasını beklediği yetmezmiş gibi bir de sonrasında ona göz kulak olurmuş. Açıkçası bu hikâye beni biraz üzdü. Fakat elden ne gelir?
Pekâlâ, konçerto nedir? “Birlikte çalınmak üzere, orkestra
ile bir solo çalgı için bestelenmiş müzik yapıtı” yazıyor. Ve şöyle de yazıyor:
Genellikle, ilk bölüm hızlı, ikinci bölüm yavaş, üçüncü bölüm ise yine hızlı
olur. En genel şeklinde bir solo çalgı ve orkestra olur. İlk bölümün sonunda
enstrümancının ustalığını gösterebilmesi için bir kadans mevcuttur.
Türkçe’de “enstürmancı” diye bir kelime olduğunu sanmıyorum.
Sonat ise “Bir ya da iki çalgıyla seslendirilmek için
bestelenmiş, üç ya da dört bölümlük müzik yapıtı” imiş.
Bazen müthiş bir kulağım olsaydı, müthiş bir bilgi birikimim
olsaydı, dinlediğim şeyleri gerçekten dinleyebilseydim diye içleniyorum.
Ne çare! Belki işe iyi bir müziğe giriş kitabıyla başlamalıyım.
Böyle.
Yazının ikinci bölümü gülümsetti, ne tesadüf ki sabah epeyi erken bir saatte kısa bir yazı yazmıştım, müziğe ve bir kitaba vurguydu, yayın saati olarak da 16.55'e ayarlamıştım, şimdi biraz öne mi alsam diye düşündüm:)
YanıtlaSilmerakla bekliyorum yazını:)
SilSondan başlayayım. Bilgi birikimiyle müziği ''gerçekten'' dinleyebilmek muazzam bir şey olurdu. Bu parçayı bir de David Garrett'ın kemanından, ama görüntülü dinlemeni öneririm. Her dinleyişte mest olurum. Videosunu geçen yıllarda kışa girerken bloga koymayı geleneğim vardı:)
YanıtlaSilKukumavın büyüme hikâyesi kötüymüş:( Kuşlar aynı mı diyeceğim ama değil. Sevimli ve masum suratlı guguk kuşunun da son derece hain ve fırsatçı biçimde aynı yöntemi kullandığını biliyor muydun?
dört mevsim'den en sevdiğim kış. hemen dinliyorum david garrett'tan büyük bir merakla :)
Silkuşlarla ilgili bu kitabı okurken öğrendiğim şeylere çok şaşırıyorum, çok az biliyormuşum. ve guguk kuşu da üzdü, gerekten ne kadar güzeller halbuki :) güzel olanın aynı zamanda iyi olacağı fikrinden sıyrılamıyoruz demek ki canım zeugma :)
Terkedilmişliğin acısını mı çıkarıyor şimdi bu kukumavlar? Çok ilginç kesinlikle.Oysa hayvanlar alemini insan alemine örnek tutup şöyle sevgi dolu, böyle vefakar canlılar diye söyleniyordum:)
YanıtlaSilbirbirinden çok farklı davranışlar sergiliyorlar. mesela kumrular sürekli işbirliği halindelermiş. eşler bütün üreme sürecini paylaşıyorlar, yuva yapmaktan kuluçka beklemeye kadar. ve yavru başının çaresine bakmayı öğreninceye kadar da bırakmıyorlarmış onu. balkonuma yuva yaparlardı geçtiğimiz yıllarda, biraz şahit olmuşluğum da var bu sürece :) ama bir de bencil kukumav var :)
SilMüzik konusunda ben de sizin gibi düşünürdüm ancak tanıdığım bir müzisyen beni yanıltmıştı. Müzikle yakından ilgilenen bir kişi müzik dinlerken bütün dikkatini müziği icra edenlerin yapması muhtemel hatalara, yanlış bir notaya basıp basmayacaklarına verirmiş. Müzik bilgisi olmayan kişiler ise tamamen kendilerini dinledikleri müziğe verdikleri için daha büyük keyif alırlarmış:)
YanıtlaSilne kadar haklı! böyle düşünmemiştim bu cümleleri yazarken. ama en azından sadece ne dinlediğimi, hangi enstrümanların olduğunu falan rahatlıkla ayırt edebilseydim keşke :)
SilAh bu konuda ben de bugün yazacaktım! :) Şu işe bak! Tesadüfün böylesi.. Buraneros'u da okuyunca dedim ne hoş bir bloglararası metinlerarası köşekapmaca olur, haydi yazayım.
YanıtlaSilAma ben de şunu demek istiyorum.. Bilgi olunca bazen, bilgisizliğin keyfi kalmıyor..
bu haberi de aldığıma göre ben senin bloguna yollanayım keyifle :)
Silmüzik kılavuzu-faruk yener :) anlatıyor hepsisini :)
YanıtlaSilteşekkür ediyorum çok deep :)
Sil