Aslına bakarsanız berbat bir manzaram var. Bir yıkım kalıntısı alanı, üzerinde biteyazmış bir yeni bina, kötü bir yokuş, yan cephesinde tuğlaları görünen bir apartman. Oraya buraya park etmiş arabalar. Köşedeki apartmanın dördüncü katındaki balkonda birkaç yeşil yaprağı kalmış bitki var. Martılar gelmese çekilecek dert değil. Yine de kedi seviyor burayı, gelen geçeni, uçan kaçanı izlemeyi seviyor. Bense onu izlemeyi. Sabahtan beri beklediğim iki paket nihayet gelince ben de sigara almak için çıkabiliyorum. Çıkmadan önce etraflıca gezinip kocaman bir çöp poşeti hazırlıyorum. Geri dönüşümde kendime bir meyve tabağı hazırlıyorum. Tabağın yıldızı turunç (Trabzon hurması olarak bilinen meyve). Özlediğimden son zamanlarda en çok onu severek yiyorum.
Çiçekleri suluyorum, evi süpürüyorum. Biri kocaman biri
küçücük iki kitap bitiriyorum. Ne umut doluyum ne umutsuz, ne iyi hissediyorum
ne kötü, ne mutluyum ne mutsuz. Diplomasi tarihi için gelen öğrenciyi geri
çevirmiyorum, yine gidip Machiavelli konuşuyorum; bazı şeylerin hiç değişmediğini,
hiç de değişmeyeceğini düşünüp geçiyorum. Yumuşak sütlü bir kahveyle salona
geçiyorum. Nezihe Meriç’in hayatını anlattığı kitabı açıp onun yaşantısında
kaybolmayı deniyorum. Hoşuma gideceğine dair önyargım çok yüksek. Böyle kadınlar
hep ilgimi çekti daima çekecek.
Bazı tarihlerin karnıma kramplar girmesine sebep oluşunu,
başka bir şey düşünemez halimi, korkularımın asla bitmeyişini, kendimi
rahatlatmayı başaramayışımı, başarılı olmak kadar başarısız olmanın da bir
seçenek olduğunu, normal olduğunu kendime anlatamayışımı kınıyorum. Bu güzel
güneşsiz cumartesiyi işte böylece noktalıyorum. Sanırım.
Buhran dolu, üzerini örtsek bile üşüten günlerden biriymiş...
YanıtlaSildaha iyilerini görmüştük diyelim :)
SilÖyle günler de lazım, yoksa nasıl derinleşebileceğiz kendi içimizde?
YanıtlaSilBir ufak düzeltmem olacak, bir meyve-sebze kafa olarak :)) Trabzon hurması (cennet hurması da denir, parsimon) ile turunç ikisi çok farklı meyveler. Turunç portakalla greyfurt arası ama mango gibi ucunca ve üstü pütürlü, genelde yenmeyip sadece reçeli marmelatı yapılan bir Akdeniz bitkisi.
derinleşebiliyorumdur umarım kendi içimde, bir işe yarıyordur umarım canım c.
Silturunç konusuna gelirsek, öyledir. küçükken turunç derdik, değiştirmeyi istemiyorum sanırım nostaljik geliyor, anlaşılsın diye de parantez içine yazdım. bu arada gerçek turuncun bahsettiğin reçeli de enfestir herhalde, merak ettim :)
Zaman zaman yaşadığım tanıdık duygular... Ne güzel dile getirmişsiniz. İnsanız ve birçok hâlimiz ortak. Böyle olduğunu bilmek de bazen rahatlatıyor aslında:)
YanıtlaSilpaylaşmak her şeye rağmen çok güzel ve değerli :)
SilNe kadar sıcak, içten yazmışsınız. Ne kadar güzel eşlik etmiş yazdıklarınıza Emel. Kelimeleri, sözleri anlamasak da hisler işliyor ta içimize:)
YanıtlaSilçok teşekkür ederim. Emel konusunda da katılıyorum, çok güzel çok
SilOysa iki önceki yazındaki fotoğraftan görünenler film karesi gibi gelmişti bana; şehirden soyutlanmış, kısmen onun modernliğinden uzak saklı bir kasaba ve onun bir limanı hissiyle ıssızlığı ve camdan görünenleri sevmiştim valla:) Demek her şey göründüğü gibi değil. O zaman onlara bir güzelleme mi yaptım acaba ben.
YanıtlaSilsen bunu yazınca bir an "ben de evim gibi iki yüzlüyüm galiba" diye düşündüm (gerçek anlamda iki adet yüzden bahsediyorum:)) bahsettiğin fotoğraf evin arka tarafına bakıyor, evet sanki milyonlarca insanla bir arada yaşamıyormuşum duygusu uyandıracak kadar sakin. bu yazıda bahsettiğim taraf ise mahalleye, kentsel dönüşümü bitmeyen her ne kadar sokak lambalarını sevsem de mevcut halinden hoşlanmadığım bir sokak. çalışma masam burada, vaktimin çoğunu bu manzara önünde geçiriyorum.
Silben diğer tarafa bakmaya ve paylaşmaya devam edeyim o zaman :)
Evin manzarasının kötü olması, ne yazık ki insanın moralini de etkiliyor. Benim eski evimin manzarası da öyleydi. Şükür şimdi ki iç açıyor. Umarım bir gün deneize karşı evlerde oturursun :)
YanıtlaSilbu yorumu okuyunca biraz utandım, evimin diğer yakası deniz görüyor çünkü :) umarım hep iç açıcı manzaralarımız olur her zaman :)
Silönce müziği açtım.
YanıtlaSilcümleleri müzik eşliğinde okumaya başladım.
yazının akışı müziğin ritmi ile bu kadar mı denk düşer.
şahane olmuş.
bayıldım.
çok teşekkür ederim, ne güzel bir yorum bu :)
Sil