13.GÜN
Gözlerime birşey yerlermiş, hmmm, bir yorgunluk. Uyanıkken, uyuyorken, yeni uyanmışken ve uyumak üzereyken hep sızlıyor. Aynada onları görüyorum, kızarık ve yorgun. Neden böyle olduğunu bilmiyorum.
Birbirlerinin bütün ömürlerine şahit olmuş insanların arasında parmaklarımın ucuna basarak dolaşıyorum. İhtiyacım olan tek şey, her zaman için cümlelerimi kaydedebileceğim birşey. Çoğu zaman kısaltmalar kullandığım not defterleri. Onlardan ne çok doldurdum.
Buralar ya rahatsız edici derecede çok gürültülü ya da rahatsız edici derecede çok sessiz. Bazen üşüyorum. Geceleri okuyorum. Okurken uyuyakalıyorum ve uyandığımda gecenin tükenmiş olduğunu görüp bir ah çekiyorum. Kocaman bir ah.
Kavramların içlerini doldurmaya çalışıyorum. Bir ad koymak, bütün yaşananlara ve hissedilenlere bir ad koymak için çırpınıyorum. İsimsiz bırakmamın rahatlığı uçup gidiyor, benden ağır olmayan şeylerin altında eziliyorum.
Biraz gitmek ne iyi olurdu.
Keşke nerede "iyi" olacağını bilebilseydim.
"Kavramların içlerini doldurmaya çalışıyorum. Bir ad koymak, bütün yaşananlara ve hissedilenlere bir ad koymak için çırpınıyorum. İsimsiz bırakmamın rahatlığı uçup gidiyor, benden ağır olmayan şeylerin altında eziliyorum.
YanıtlaSilBiraz gitmek ne iyi olurdu.
Keşke nerede "iyi" olacağını bilebilseydim."
ellerine sağlık...
Yabancı derken Camus'nün yabancısına atıf da mı bulundunuz?
YanıtlaSilteşekkür ederim beyaz kardelen :))
YanıtlaSiladsız, direkt olarak yola çıkışım Yabancı'dan değildi ama bana kalırsa bütün "yabancı"lar camus'nün izini taşır.
belli bir yabancılık içeriyor yazı ama bence iki farklı türde, hem dışardan bakıyorsun çevrene yani aralarındasın aynı zamanda aralarında değilsin, hem de onlar gibi değilsin. haksız mıyım? soyutlanmışlık mı bu dışlanmışlık mı?
YanıtlaSilne soyutlama ne dışlama.
YanıtlaSilhem olmak hem olmamak.