Bu içtiğim kaçıncı sigara bilmiyorum. İnsanlar gelip gidiyorlar. Hem koşuyorum hem gülüyorum. İçimdeki muhabbetleri kime anlatsam zarar ziyan o vakitler. Susma hakkımı kullanıyorum. İçim susmuyor: “Bak İbrahim, seviyorum anlıyor musun? Anlıyor musun? Bana bak! Bak bi’! Kül gibi. Seviyorum.” Karşımdaki en yakın arkadaşım. Evet o güzel olan. İçi de güzeldir bilmezsiniz. Öyle de samimidir. Bir sarılsam kimse yokken ağlayacağım. Yoo ama, burası hiç yeri değil. Sahi, bu yaktığım kaçıncı sigara bilmem. Midem de azdan hafiften bulanıyor. Neydi ona gönderdiğim şu öykü? Sevmiş miydi İbrahim, sevmişti. Ya da beni sevmişti de benim diye sevmişti o öyküyü de. Kız mı varmış ne. Biri de “Senin beynini kuşa taksak” diyor, devamında gülmeler gırla. Ya da ben uyduruyorum. İçim susmuyor ki, canına yandığımın dünyası! “Bak İbrahim, hani sen sevmiştin lan beni! Hani güzeldi gözlerim? Nerdesin şimdi bak burdayım, gözlerim de hala aynı? Göremiyor musun oğlum aynı işte!”. Basit sarı saçlı bir kadınla göz göze geliyoruz. Bizimkine el işareti yapıyorum: bu çay kap gel! demek. Bizim kültürde sigaranın yanında çay içilir ağalar! Kahve de güzel kokuyor doğru. Ne dedin? Çay bizim orda bir lira, kahve de bir buçuk mu ne. Zaten bizde çay içilecekse kimin parası varsa o çıkar. Bozuklukları da birinin önüne koyup omzuna iki hafif tokat atıp göz kırparız: genç adamsın lazım olur al şu on beş kuruşu! demek bu da. O güzel olan kız hariç diğerleriyle aramızdan su sızmaz değil. Ama inan olsun seviyorum diğer ikisini de. Tavla atarken idare ediyorlar beni nasıl sevmem! Güldürüyorlar bir de söyleniyorum okul bitsin çok ararsınız siz beni! diye. “O zaman benim içimde kıyametler kopuyordu, biraz da şaşkındım İbrahim. Sen öyle kolayca sevdin de beni ben sevemedim işte n’olmuş?! Biraz zaman aldı benimki biraz gel-gitli oldu. Sineye çeksen bi’ yerinden mi eksilir? Sev ulan beni! Saçlarım da güzel. Biraz biçimsiz gülüyorum. Allah affetsin! Ama istemezsen gülmem bak. İstemezsen sigarayı da bırakırım neymiş!” İnsanların konuşacak ne çok şeyi var. Benim hep içimde. “Öff! S*ktir et şu aşk meşk işlerini!” diyor bizimki. Oğlum sen anlat dedin! diye çıkışmadıysam ne olayım! Haklıymış çocuk, diye ekliyor bir de. Ben de haksız demedim. “ İbrahim! Bak çok pişmanım! Anla biraz! Tövbe kapısı hiç kapanmaz benim inandığım dinde. Benim inandığım Allah merhametli olun! dememiş miydi? Sen hangi dine mensupsun mendebur! Hadi bak, yemin olsun üzmem seni. Tatlı tatlı bakıp, senden erken kalkıp kahvaltı hazırlarım. Elinin elimde olduğu o battaniyenin altında filmler izleriz kurban olduğum! Bir sabah namazına uyandırırsın beni. Orucu da birlikte açarız! İbrahim! Dinlesene ulan!” İşleri varmış onların. Kalkıp gittiler. Benim neyime daha orada oturmak. Tutturdum otobüs yolunu. 18Ü geldi, bindim. Ama midem hala bulanır gibi hafif. Dondurma olsa yerdik bak bu serin havada. İçimdekileri de anlatırdım belki birine rahatlardım. Ama kimse yok. Kimse mi olmaz. Alt komşuya inip, hani ben yüksek sesle Ahmet Kaya dinlerken gelip beni uyarmıştınız, kızlarım ders çalışıyor demiştiniz, derim. Sonra içimi dökerim. Ayy yoook! Sizi de beklerim bizim evden deniz daha güzel görünüyor, sizinkinin bi’ esprisi yokmuş derim. Aman boşver. Zaten cadalozun teki o kadın. Hala ısrarla Cumhuriyet Gazetesi okuyor. İnanabiliyor musun? “Mektupların bunlar! Sen yazmadın mı lan bunları! Bak seviyormuşsun! Burda öyle yazıyor. ‘Se(si)ni Seviyorum’ yazmışsın! Yalan mı? İbrahim bir ayda bir sevda biter mi? Bir ayda bir romanı zor devirirsin lan sen! Başka biri mi var yoksa? Herkes öyle söylüyor! Buldun mu birini bir ayda! Onu da sevdin mi doğru söyle! Ölümü öp doğru söyle öptün mü lan onu!! İbrahim, öldüm, sevsene azıcık beni. Öyle derin derin olmasın varsın. Biraz sev.”
Çay demledim. Çubuk kraker de var, sigara da.
Haydi!
her blogu açtıgımda bağlantım koptu, sonra 4. denemede yazıyı okuyup yorum kısmına geldim, yazdım yine bağlantım koptu v.s.
YanıtlaSilartık kısaca çok güzel olmus deyip geçeyim diyorum. dedim, öyle yaptım.
not : 1 günde bile yeni biri bulunabilir, sevilebilir, öpülebilir..
deme ? gerçekten olabilir mi böyle birşey? olmaz. olmamalı...
YanıtlaSilkediiiiiiiii!
YanıtlaSilba-yıl-dım.
bayıldın mı?! allah!! acı çekiyorum acııı :))
YanıtlaSilteşekkür ederim ayşe'm...
bunu ifade edişine bayıldım!
YanıtlaSilkopyalayıp yapıştırıp bir mektup olarak yollamak isterdim, anlamazlar ki..
yaşadıklarımı an an sana yazdım ben. en iyi sen anlarsın beni, en iyi sen hissedersin..
YanıtlaSilelif'im...
YanıtlaSilhiç bilmediğim hem de çok iyi bildiğim canımın ta içisin..
YanıtlaSilsen de ciğerpâre'sin. çocuklukta kaybedip de sonradan buluverdiğim kelebek.
YanıtlaSilistanbul faslı başlasa bir...
sabırsızlığımla saldığım namın adı geçmez. sabırla beklerim.
YanıtlaSilaz kaldı inşallah. daha tanışmadan şehirle, eskiden bir dost bulmak pek güzel kedi'm! ayrılma bir yere
YanıtlaSil:)
YanıtlaSilKediiii ya böyle dertli dertli yazınca seni dövesim geliyor :)
YanıtlaSilsevaal ne güzel burda görmek seni ya :) bence de dayağı hakettim. temiz bir sopa :)
YanıtlaSil:) Ben de pek hoşnutum burada bulunmaktan efenim. Sayfayı açar açmaz Feridun çalmaya başladı falan.
YanıtlaSilİyi bi dayaklıksın ama kediye de kıyılmaz ki şimdi :)
mırıl mırıl mırıldanıyım da bakalım dövüyo musun seviyo musun :)
YanıtlaSil