Korkuyorum.
Çoğu şeyi yapmak istemiyorum, yaptıklarımı elime yüzüme bulaştırıyorum.
Utanıyorum.
Aptalım.
Bu senin yaşamın. Bu sana ait. Önemsiz servetinin tam bir dökümünü yapabilir, ilk çeyrek yüzyılın kesin bilançosunu çıkartabilirsin. Yirmi beş yaşındasın ve yirmi dokuz dişin, üç gömleğin, sekiz çorabın, artık dokunmadığın birkaç kitabın, artık dinlemediğin birkaç plağın var. Başka şeyleri hatırlamayı canın hiç çekmiyor: ne aileni, ne öğrenimini, ne aşklarını, ne dostlarını, ne tatillerini, ne de tasarılarını. Yolculuklara çıktın ve dönüşte yanında hiçbir şey getirmedin. Oturuyor ve beklemek istiyorsun sadece, bekleyecek bir şey kalmayana kadar beklemek: Gece olsun, saatler vursun, günler geçip gitsin, anılar silikleşsin.Seni bile bıktırdım mı kendimden diye korkuyla elime aldım.
Hala sıcacık. Hep aynı.
eski bir gecede sabahlamak, bir kitap kapağının derinliklerinde eski, kızıl bir saç teli bulmak, tebessüm etmek sonra. hatırlamak gibisin elif, iyi olasın, ne dileyeyim.
YanıtlaSilbelki sen de sevmezsin karşında buluverdiğinde beni diye öyle korkuyorum ki.
YanıtlaSilona kalsa hepimiz nefret ediyoruz birbirimizden. hepimiz iğreniyoruz birbirimizden. belki de en çok birbirimizden nefret etmeliyiz, en açık seçik halimizle birbirimizin karşısındayız çünkü.
YanıtlaSilbaşka insanlara söylemeye cesaret edemeyeceğim şeyleri söylüyorsam sana, bu en çok senden nefret etmemi gerektirir. ama olmuyor ki, olmaz, olmasın.
olmasın, güzel gönüllüm benim.
YanıtlaSil