8 Eylül 2023 Cuma

Kediler ve Diğer Şeyler

Çılgınlığı durulmayan küçük kedimi bir odaya kapatıp yattığımda büyük kedim ayaklarımın ucundaydı. Stay Close izlemeye devam ediyorum, uyuyakalmışım, dün yorucu bir gündü sanırım. Gece saat 3 sularında büyük kedimin suratıma indirdiği devasa pati darbeleriyle uyandım. Büyük kedimle küçük kedim arasında durulmayan bir savaş var çünkü küçük kedim tam da bebek olmasının gereği sürekli oyun peşinde. Neredeyse on yıldır benimle olan büyük kedim ise diğer kedilere tamamen ilgisiz, küçüğün ilgisinden rahatsız, zaten oyuncu değil, oyun haline geçişi çok nadir. Sürekli şöyle bir durumdayız evde: küçük büyüğün üstüne atlıyor, kuyruğuyla oynuyor, ısırıyor, ve büyük çok çok nadir anlarda oyunla karşılık veriyor geriye kalan zamanlarda tıslıyor, vuruyor ve kaçıyor. Büyük kedim epilepsi hastası, hassas. Onun strese girmesi benim en büyük korkularımdan biri, nöbetleri tetikleniyor. Bu yüzden de mümkün olduğunda küçüğün etkisini azaltmaya çalışıyorum.

Fakat daha önce de fark ettiğim ama dün gece artık emin olduğuma göre büyük kedim küçük kedimi çok seviyor. Suratıma inen patiyle uyandım ve küçüğü kapattığım odada kalan mama nedeniyle uyandırıldığımı düşünüp kıza mama verdim. Ama hayır durulmadı.

Bu arada uyanıp günlerdir beklediğim e-mailin saat 02.19’da geldiğini görünce benim uykum kaçtı. Önce yatakta birkaç kez okudum. Sonra mutfağa geçtim. Kahve ve sigara eşliğinde birkaç kez daha okudum. Bu arada küçük kedimi odadan çıkarttım. İkisi de, biri sandalyenin üzerinde diğeri altında, benimle mutfakta oturdular.

İşte bu üçlü birliktelik zamanında büyük kedimin yerdeki sere serpe yatışına bakarken tepesinde duran küçüğe bakışını, bakışındaki sevgiyi gördüm. Bunu tarif edebileceğimi sanmıyorum ama, o huzursuzlukla beni uyandırıp peşinden sürükleyişinde herhangi bir ihtiyaç yokmuş, küçüğün odadan çıkarılmasını istiyormuş yalnızca. Sürekli onu rahatsız eden deli çılgın küçüğü seviyor oluşuna, bir kez daha ama bu kez kesin olarak şahit olunca içimi tuhaf bir sevinç kapladı. Çünkü artık rahat bir gece için ikisini birden odaya kapatabileceğim ve büyük mutsuz mu oldu diye düşünmeyeceğim, kendi tercihi, seviyor madem. (Buraya kötü adam gülüşü).

Neyse, aldığım e-mailin pozitif havası beni kendime dair yargılarımla ilgili düşünmeye itti. Tez önerimi gönderdiğim hocamdan “olmamış” cevabı bekliyordum galiba. Kendime olan güvenim ne ara bu kadar azaldı bilemiyorum. Yetersizliklerimden doğan çiğ kibrimin farkındayım fakat akademik olarak her zaman kendime güvendiğimi sanırdım. Değilmiş. Özellikle doktora sınıf arkadaşlarımın bana göre çok daha birikimli insanlar olması, bazı konulardaki eksikliklerimi yine aynı dönemde acı acı fark etmem, bu durumu beslemiş olabilir demek ki.

Hiç mi sorun yokmuş, elbette varmış. Bir konuyu netleştirmemiz gerekiyormuş. Bugün konuşabilirmişiz. Benim için hiç sorun değil, samimiyetinden ve yeterliliğinden emin olduğum bir hocam var, fakat tamamen onun yönlendirmesine izin vermemem gereken konular da var. Bana, tamamen bana ait olan bir şey için söz hakkının da tamamen bana ait olması gerekiyor. Ama üzülerek fark ettiğim bu güven problemi benim güçlü durmamın önünde bir engel.  Aşacağız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder