10 Ekim 2018 Çarşamba

Ağaçlar ve diğerleri


Bu bir sır değil. Bu hiçbir zaman sır olmadı. Elektrikler kesildi ve karanlıkta kaldık. Mutfak dolabında mum vardı, öyle hatırlıyorum. Elimden tuttu. Mutfağa girdik. Dikkatli ol, dedi. Mutfak dolabını açtı. Mumu buldu.

Hayır canım yanılıyorsun, bin kere tekrarı olur, insan sadece bir kere sevmez.

Kafamda canlandıramadığım bir roman okuyorum. Yarısını henüz geçmişken pes ediyorum. Kitaplığa gidip bir şiir kitabı alıyorum. Sesli okuyorum, koltuğumun altına büzülüyor,


Gün doğmuyor, yorulmuş. Nedir, diyor, yorulmuş, diyorum. Birkaç gün daha doğmaz o zaman, diyor, iyi ya biz de uyuruz.

İşin kötü yanı uyuyoruz da. Başka biri çözsün günün dertlerini.

Çünkü “Seni sevdiğimdendir gelirim ben bu yere, yanaklarıma değmeden düşer gözümün yaşı, bakarım kendim gibi kel kalmış selvilere”.

Hayır hayır, “Ah kavaklar, bedenim üşür, yüreğim sızlar. Beni hoyrat bir makasla, eski bir fotoğraftan oydular. Orda kaldı yanağımın yarısı kendini boşlukla tamamlar. Omzumda bir kesik el ki hala kanar” .


Çünkü söylenecek her şey söylendi ve bir fark yaratmadı, artık susmamız gerekli.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder