10 Kasım 2020 Salı

Saçılmış Nar

Gözlerimin üstünden tüm dünyaya yayılan ağrı bir çığa dönüşüp herkesi içine alıp yok etmeli. Böylece ben de söyleyeceklerimi unutmam ve eşitleniriz. Belki her gece saat 12’yi geçer geçmez evinden çıkan komşumun gizemi de çözülür ve hepimiz rahat bir nefes alırız. Bence batıl bir inancı var ve her gece gece yarısından sonra açık alana çıkmazsa o gün öleceğini düşünüyor. Bir çeşit ölümsüzlük yolu. Ama gece yarısından hemen sonra buluşup uhrevi ritüelleri olan bir topluluğa da üye olabilir. Bu beni üzer çünkü beni neden çağırmıyor?

Darmadağınığım. Çalışma masam, mutfağım, tüm odalar ve kafamın içi darmadağın. Yardım almadan toparlanmaya çalışıyorum. Aslında kafamın dağınıklığı için yardım almadığım yalan. Bunun için belirli bir şahsın, o kendini yeterli görmese de, büyük yardımlarını alıyorum. Zaten, yardım dediğimiz şey bazen bir ruhun varlığından ibaret bile olabiliyor. Fakat ona anlatmak istediğim hiçbir şeyi anlatamıyorum, paylaşmak istediklerimi paylaşamıyorum. Buna vaktimiz yok gibi geliyor çoğu zaman. Çorba karıştırırken bunları düşünüp, yemeğe çaresizliğimi ekliyorum. Keşke uzun cümleler kurabilsem, mesela gözlerim dolup ağlamaya başlamak yerine, önemli olmadığını düşünmek yerine ona aklımdan geçen her şeyi uzun uzun anlatabilsem.

Olmuyor.

Şimdi sigara sarıp, 10 yıl öncesiymiş gibi Ezginin Günlüğü dinleyerek biraz martı izleyeceğim uçuşan. Sonra unutmadıklarımı söylemek için yine burada olacağım. Zaten ne zaman nereye gidebildim ki…

4 yorum:

  1. Orhan Pamuk olmasın? Çünkü bir yazısında ya da röportajında bahsetmişti, özellikle kafamda bir tuhaflık'ı yazdığı dönemde çok daha artmış, gece yarısından sonra çıkıp uzun uzun yürüdüğünü ve şehri bu sakinliğinde sevdiğini, kendini daha güvenli hissettiğini anlatmıştı.
    Bir de çoğu insan biraz açık havada yürüdüğünde (özellikle kışın keskin bir soğukta) daha iyi uyuduğunu anlatır. Köpek sahipleri de bu duyguyu iyi bilir ama siz komşunun köpeğinden bahsetmemişsiniz :)

    YanıtlaSil
  2. açıkçası komşumun bu incelikte biri olduğunu düşünmek beni mutlu ederdi ama sanmıyorum tecrübelerime dayanarak ne yazık ki... :) köpeği yok, hala büyük sır varlığını koruyor. belki de sadece çöp atıyordur :) bu arada kafamda bir tuhaflık bir süredir aklımdaydı okumamıştım (haliyle) belki bu arada ona tutunabilirim, teşekkür ederim :)

    YanıtlaSil
  3. Bazen yorum yazmaya başlıyorum, ama söylediklerimle ruhumun istedikleri arasında tam bir uyuşma olmuyor. Çatışmadan söz etmiyorum, daha çok yeterli gelememe hissi. Sevdim bu yazıyı :) Oldukça değerli bence. Üstelik Ezginin Günlüğü melodisi de fonda gayet iyi gitti :) Neşeli sevgilerle :)

    YanıtlaSil
  4. yazmaya başladığımda neredeyse hep ben de böyle hissediyorum:) teşekkür ediyorum gönülden. kocaman sevgiler

    YanıtlaSil