25 Aralık 2020 Cuma

Gündelik Sayıklamalar - 25 Aralık - Gece Uzar İçimde

 01.38

Yazmam gereken iki kitap bir makale incelemesi ve bir de ideoloji karşılaştırması var. Bunların hepsinin yarın öğlen bitmiş olması gerekiyor. İki gündür hiçbir motivasyon kaynağı bulamadığımdan tek bir sözcük yazmış değilim. Saat 11’de uyudum, biraz önce uyandım. Bitirebilecek miyim, bilmiyorum. İstediğim gibi bir şey yazabilecek miyim? Asla. Radyo3 açık, uykum yok ama eşlikçi olarak kahvem var. Klavyem arada bir harfleri yutuyor, buna odaklanmamaya çalışıyorum fakat odaklanıp bir şeyler yazarken kafamı kaldırdığımda bir sürü altı kırmızı çizili sözcük görmek biraz sinirimi bozuyor. Direneceğim. Bakalım.

02.15

En az 1500 kelime olmasını hedeflediğim bir ödevin 600 kelimesini yazdım, bir çeşit kusma gibi. Başlangıç hızlı olur. Bir miktar toparladım ama asla yetişmeyeceğine dair inancım güçlendi. Bunun yarattığı sinir bozukluğuyla ben kahkaha atarken S. fotoğrafımı çekti, yarın ödevler yetişmediğinde sana bunu göstereceğim, diyor. Değişik bir destek olma biçimi bana kalırsa. İntikamım acı olacak. 

03.34

Sırtım ağrımaya başladı. Bir yastık daha sıkıştırdım. Çalan müziğin ritminin yazma hızımı etkilediğini görmek beni güldürdü. Hatırı sayılır bir yol kat ettiğimi söyleyip kendimi sakinleştirmeye çalışıyorum. Bu arada yeni kahve yaptım. 4-5 dal sigara içtim ve biraz taze hissedebilmek için dişlerimi fırçaladım. Odada bir sivri sinek uçuyor. Ben kitaplar arasında mekik dokurken o da punduna getirip kanımı emmenin yollarını arıyor. Yaşayıp gidiyoruz böylece. Saat 4 olmadan en azından birini daha yarılasam…

04.21

20 dakikalık bir gecikmeyi görmezden gelebilir miyim? Sırtım iyiden iyiye ağrıyor. Şimdilik tek sorun bu. Bir de içten içe yanan panik duygusu. Geceyi yarıladım ve yazmam gereken binlerce sözcük var. Bu kez hedefi genişletiyorum. 3. ödevin yarısını 5.30’dan önce bitirsem…. 

05.36

Hala en ufak bir uyku ihtiyacı duymuyorum. Sırtım durumu zorlaştırıyor, yine de odaklandığımda unutuyorum ağrısını. Biraz yoruldum. 3 ödevin yarısı bitti, diğeri olduğu gibi duruyor. Nasıl bir yol izleyeceğimi bilmiyorum çünkü yoruldum, daha kötüsü sıkıldım. Hedefler konusunda gerçekçi olmak bana iyi geldi ama. Yenisi 7’ye kadar üç ödevin işini tamamen bitirmek. Olur mu? Neden olmasın…

 06.46

Biraz ara vermem gerek, tükendim.

08.27

İnsanın kendinden çalması hırsızlığa girer mi? İnsanın kendinden başkası için çalması hırsızlığa girer mi? 

10.33

Bunca yıllık öğrencilik hayatımda, bu seneye kadar, ders çalışmak, ödev yetiştirmek için sabahlamak nedir bilmezdim. Asla uykumdan feragat etmezdim. Zaten buna ihtiyaç duymazdım. Hatta yüksek lisans yaparken yetişmeyen yıl sonu ödevlerimden bir tanesinden vazgeçip o dersten kalmıştım. Ne rahatlık. Şimdi n’oldu? Şimdi çok başka şeyler oluyor. Durum güncellemesi yapacak olursak, ödevlerden ikisi bitti. Diğer ikisine ayırmam gereken nereden baksam iki saat var. Kahvemi tazeledim. Artık boynum da ağrıyor. Akşam 19.00’da ders vermem gerekiyor. Sanırım 21.30 sularında, evimde, sorumluluksuz bir pelte olacağım. Bunun hayaliyle ayakta kalmaya çalışıyorum (ve sanırım durumumu dramatize etmeye…)

12.32

Kafamın çalışmadığı saatlere girmiş bulunmaktayız. Kafam ve iradem farklı yönlerdeler. Bir yandan hala yapılacaklarla birkaç saat uyuyamıyor bir yandan bu yorgunlukla yapılacakları yapamıyorum. Sıkıştım, her şeye gülüyorum.

19.10

Her şeyin bitmesinin ardından birkaç saat uyumak için yattım. Kedim tarafından uyandırılınca akşamki dersimin yarına alınma ihtimalini soran öğrenci mesajıyla iyice çöken rahatlıkla uyumuşum. Uyanınca da yatakta tembellik ettim. Sonra kalkıp börek yaptım, sanırım 24 saattir hiçbir şey yemiyorum. Pancarlı smoothie yiyecekten sayılmazsa tabii. Gece boyu tükettiğim su, kahve, çay ve sigara hesabım kabarık. Bir şeyler izlemek istiyorum diye bakınırken yine yeni bir şeyler değil ilgimi çeken. Sonunda yine bir Nuri Bilge Ceylan filmi açacakmışım gibi hissediyorum. Şöyle soluk soluğa izleyebileceğim bir dizim olsa ne iyi olurdu şu günlerde.

Bu arada, Hüsnü Arkan yeni şarkı yapmış, bu haberin güzelliğini ve şarkıyı buraya bırakayım.

22 yorum:

  1. Bende onu diyecektim..yazdıklarında hiç yemek yok..olmaz öyle..canın bişey istemesede yemek yemelisin..seni ayakta ve zinde tutar..ne o öyle 24 saat sonra börek falan olmaz..neredeyse iki tencere ev yemeği göndericem az kaldı

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. şu sıralar en büyük derdim bu :) tencere yemeği göndermen o kadar makbule geçer ki... :))

      Sil
    2. Selam..şimdiiii bi tencere lahana sarması bi tencere karnıyarık ve bi tencere mercimek köftesi var tavuk suyunada çorba yaptım..umarım vegan değilsindir:):)girişteki mutfağa bıraktım..afiyet olsuuun:):)

      Sil
  2. holidate
    leap year
    love rosie
    it is a wonderful vorld
    christmas carol
    national lampoons christmas vacation
    miracle on 34. street
    grinch
    scrooged
    the santa clause
    elf

    olmazsa yine söleriim :)

    YanıtlaSil
  3. Değişik bir günlük tarzınız var. Bu aynı zamanda planlı hareket etme, kendinizle hesaplaşma ve yaptığınız işleri kayıt alma işine yarıyor:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. o an, o an'dan biraz kaçıp durumu gözden geçiriyorum, planlı hareket etmeme yarasa keşke :) plansız olduğum için bir geceye bunca iş kalıyor :)

      Sil
  4. film seçkisi yazımda sana bir not vaaar :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahh o sırt ağrısı bende de var son zamanlarda. İnternette bazı hareketler var, onlardan yapmaya çalış. Bir de sıcak su torbası yapıp bir süre tut sırtında, iyi geliyor.

      Sil
    2. ben de hep yoktu, çok uzun süre oturunca oluyor, sıcak su torbasını deneyeceğim, teşekkür ederim :)

      Sil
  5. Yazdıklarını okurken tüm gece ben de uyumamışım gibi hissettim. Gerçekten...
    Sondaki parça harikaymış, iyi geldi:)

    YanıtlaSil
  6. Boyle yalın, ozelestiri dolu, abartiya kaçmadan, fazlaca suslemeden yazilmis gun içinden notlari okumayı oldum olası seviyorum. Tarzınızı begendim. Takip ediyor olacağım. Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çok teşekkür ederim, böyle yorumlar okuyunca mutlu oluyorum :) hoş geldiniz kocaman sevgiler

      Sil
  7. Yılın en uzun gecesi 21 aralık değil 25 aralık'mış da haberimiz yokmuş :)
    Bu günleri doktora ders dönemimden hatırlıyorum, içime sıkıntı çökmedi ama ah dedim iyi ki geride kalmış o saatin tiktaklarının ensemde hissedildiği gün ve geceler :) Darısı başına!

    YanıtlaSil
  8. Okurken nasıl şişti içim... Sanki balonu üfledin durdun... Patlamış olabilir, patlamamış da... Bir yerden sonrasını hissetmemek için çabaladım. Şu an karnım ağrıyor. Bu kadar empati bana fazla :) Hiç hoşlanmadığım haller :) Umarım geçer gider bu günler :) Neşeli sevgilerle :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. o kadar iç karartıcı olmaması lazım, empati değil de belki sıkıldığın bir ana denk geldi yazı:) kocaman sevgiler :)

      Sil
  9. bu yazıyı okurken pelteleşmiş ve eprimiş bir iplik oldum.

    YanıtlaSil