18 Aralık 2020 Cuma

"İnsan kendi acılarının toplamıdır."

 


“İnsanın cehennemi başkaları değil kendisidir. İnsanın kendi içindeki soyut bölünüşü ve bundan doğan boğuntulu trajik, uygarlığın eseridir. Ama bundan kurtuluşun yolu “utopia” ya da dönüş değildir. İkisi de çocukça olur. Hiçbir şeye yeniden başlanmayacaktır. Uygarlığa ve başkalarının zorunlu gücüne inanmaksızın, kendinden kurtulup uygarlığa, başkalarına bakmak gerekiyor. Böyle bir bakış başlangıçta “aliéné” görülecektir.

Ama “act”a yeterli olduğu için bir süre sonra kendi “spectre”ını verimli bir döl gibi yığına ekebilecektir. Bu bakışın kızgınlığı vardır. Ama kini yoktur. Sessizdir ve türküsünü Pan gibi söyler.”

 

Onat Kutlar’ın 62’de Avrupa seyahatleri sırasında yazdığı günlükleri yayınlamış Kırmızı Kedi. Pek bir ağırlığı yok günlüklerin, içsel konuşmaların karalanmış halleri, kısa, sığ. Ama üzerine Onat Kutlar yazan bir kitap her zaman satış vadeder sanırım, hem ince kitaplar da her zaman daha kolay alıcı bulur. Bunlara rağmen keyif alarak okudum yazdıklarını, çoğu zaman katılmadım düşüncelerine, bazen de çok hoşuma gitti yazdıkları. Ama “demek o dönem böyle algılanıyor böyle anlaşılıyordu” dedim defalarca, bunu keşfetmek hoşuma gitti. 

Asıl istediğim kocaman bir Orhan Pamuk romanına başlamak. Nedendir bilmem, birçok kış geçirdim onunla. Bana bu mevsimde Orhan Pamuk çok iyi geliyor, onunla biraz ısınıyorum sanırım. Kar’ı mesela, kışın göbeğinde, her yeri karla kaplı memleketimde okumuştum seneler evvel. Masumiyet Müzesi yine bir kış bütünleşmişti ellerimle. Bu kış da böyle bir macera ne iyi gelir… Okumadığım birçok kitabı olduğu için de seçeneklerimin çokluğunun keyfini sürüyorum, birini seçerim, hm?

Yeni bir duyguyla tanıştım; gururlu sevinç. Şimdiye kadar birçok öğrencim oldu ders verdiğim, lise öğrencileri, ilkokul öğrencileri, çok güzel “öğretmenim” diyenler, birbirinden çok farklı ikiz kardeşler, açık lise okuyan yüzüme bakamayacak kadar utangaç bir ergen… Ama ilk defa kendi alanımda ders vermeye başladım bir üniversite öğrencisine, kırılmış, özgüveni sarsılmış, anlamak konusunda umutlarını neredeyse yitirmiş. Gönderdiğim notlardan, okumalardan çekiniyordu başta, biraz biraz ısınmasını sağladım. Anlamadığında paramparça oluyordu, bunun normal olduğunu anlattım. Bugünkü dersin sonunda ”ben çok iyi anladım” dedi aydınlanmış, ışıl ışıl bir yüzle. O böyle söyleyince ben sevinç doldum, gururla bezeli bir sevinç. Bir süredir ayaklarım yere değmiyor bu yüzden.

-Dışarıdan bozacı geçiyor. Babam burada olduğunda koşarak ona haber verirdim, balkondan bozacıyı çağırırdık, ben mutlulukla bardaklara doldururdum, bol tarçın bol leblebi, akşamımıza tat gelirdi. Salgın yüzünden yoklar. Ben de kendi başıma boza almıyorum. Ardından annem arıyor, uzun uzun konuşuyoruz. Konuşmanın sonunda “eve kapanmak bize iyi gelmedi her şeye gülüyorsun” diyor, onlarla konuştuğum için neşemin yerine geldiğini söylüyorum yine gülerek, o da gülüyor buna. Bazı şeyleri ailem yüzünden aşmıyorsam da buna değdiğini düşünüyorum bazı anlar. Ne var ki başka elimizde?-

Yılın bu zamanları yılbaşı arka planlı filmler izlemeyi çok seviyorum. Bir de Harry Potter ki bunun için bahaneye ihtiyacım yok aslında. Böyle filmler varsa, tavsiye alırım, bol karlı bol ışıklı…

O halde buraya güzel bir şarkı gelsin, cuma akşamı sakinliğinde salınalım…

18 yorum:

  1. "Rağmen"lere rağmen keyif alarak okunmak her yazara kısmet olmaz. Onat Kutlar farkı elbet:) Sonrasında da akıp gitti kelimeler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. günlüklerle insanların kafalarının içine giriliyor bence, elbette keyifliydi. acaba bir gün yayınlanır bunlar diye hiç aklından geçirmiş midir:)

      Sil
  2. Harry Potter serisini baştan aldım, arka arkaya izliyorum şu günlerde :) Bilmem kaçıncı tekrar bu arada:) 3.film bitti 4. için 00:00 'ı bekliyorum. Gündüzler hava durumundan sebep boğuk ve karanlık geçiyor.Boyle olunca da ruhum halim fazlasıyla karamsar oluyor.Kurgu hayaller can simidi görevi görüyor bu yüzden:)

    Yeni duygular keşfediyor olmak muhteşem olsa gerek.Okuması bile tebessüm sebebi oldu :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. netflix'e geldiğinden beri bile, kaç tekrar izledim bilmiyorum. bazen karşıma çıkarıyor "yeniden izle" diye, dalga geçiyor galiba diye düşünüyorum :) ne bıkıyorum ne doyuyorum, o kadar çok seviyorum :)

      Sil
  3. Orhan Pamuk kısmında ve ambiyans faslında kaldım, gülümsedim ve benzer fikri yaşadığımız bir an geldi aklıma, hem de oradayken... Hemen cümlelerimi kopyaladım, şu güzel yazıya bırakırsam, kimbilir birileri eksik bıraktığımızı yaşar dedim:

    ..."Bir de aklımızda uzun zaman önce okuduğumuz romanda tasvir edilmiş bi otel var; salaş, içinde yaşamışçasına hissettiğimiz.

    Romanda tasvir edilen otel aslında Karabağ demiştim bir önceki yazıda, ama sadece konumu itibariyle, yoksa kendisi romandakinin aksine bakımlı ve güzel bir bina....

    Birazdan yine romanın baş kahramanlarından Birlik Kahvesinin önünden geçip kaleye doğru yürüyeceğiz. Caddenin tamamını kahvaltı masamızdan görebiliyoruz. Düşler Sokağı Balıkçısı tam karşı köşemizde. Kar yüklü kaldırıma atılmış iki masa, dallarına onlarca kuş konmuş ağacın altına çok yakışıyor."

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ne kadar hoş, ne kadar değerli.. teşekkür ederim..

      Sil
  4. Sahi Orhan Pamuk hep gri, içten üşüten günlerin yazarı.. Bir boza, leblebi alıp kafamda bir tuhaflık mesela..
    Bu arada biliyor olmalısın ama olmama olasılığına karşı Verbum Non Facta'yı sana çok benzetiyorum. İkinizin de edebi incelemeleriniz defalarca okunmalık, çok leziz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. kafamda bir tuhaflık yakın, neden olmasın. verbum non facta paylaşımlarını yazılarını çok sevdiğim biri, hem sevilen birine benzetilmek hep çok hoş gelmiştir bana. çok teşekkür ederim :)

      Sil
  5. Ben genelde günlükler yerine böyle yol günlüklerini daha çok seviyorum :) İnsanın mekan değişimine verdiği tepkileri okumak hoşuma gidiyor. Hele bir de sevdiğim destinasyonlarda geçiyorsa varmayın keyfime :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. elimde yeni bir yol günlüğü sayılabilecek kitap var, keyifli gidiyor, paylaşırım umarım. benim de oldukça ilgimi çeken bir tür :)

      Sil
  6. Şimdi bu güzel yazının üzerine Orhan Pamuk kitaplarını okumayı sevmiyorum demenin hüznünü yaşıyorum .Belki bir kitap okuyunca hayatın değişmediğine olan inancımdan.Ama siz iyi yazıyorsunuz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. belki doğru vakitte geçmemiştir elinize, belki hitap etmiyordur, neden hüzün yaratsın, sanat ve yarattığı zevk konusu çok öznel, sizin de sevdiğiniz başka yazarlar-kitaplarda buluşuruz belki :) çok teşekkür ederim :)

      Sil
  7. onat kutların kısa yazılarını seviyom ben de. bu kitabını okumadım. orhan pamuk un kurgularını okuyamıyorum, kurgu dışı kitaplarını çok seviyorum ama. bi de evinin karşısında kahve içiyom genelde, pamuk apartmanıı, nişantaşı house cafe nin ordaaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. iyi bir romancı orhan pamuk, bir gün kurgularıyla da gönlünü fetheder umarım deepcim :)

      Sil
  8. orhan pamuk okuyamıyorum ben de :) bu kitabı merak ettim okurum bir gün :) ve yılbaşı zamanı en iyi film seçimi bence de harry potter tabi ki :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. tüm bu yorumlardan sonra uzun uzun orhan pamuk hakkında yazasım var :))

      Sil
  9. "...çok güzel 'öğretmenim' diyenler..."
    Dedim ki ben buradan tutunurum yoruma. Hemen sonra şu cümleyle karşılaştım:
    "Ama ilk defa kendi alanımda ders vermeye başladım bir üniversite öğrencisine, kırılmış, özgüveni sarsılmış, anlamak konusunda umutlarını neredeyse yitirmiş."
    Nedense derinlikli geldi, sanki bir romanın konusu olsun diye A4 kağıdına özenli bir yazıyla işlenmiş gibi. Belki bir gün bir yazın bundan bahseder, ne dersin?

    Harry Potter'ı hiç yılbaşıyla özdeşleştirmedim, her zaman seyredebilirim :) Ama bol karlı ve ışıklı yeni yıl filmi diyorsak bunun için aklıma önce "Evde Tek Başına" gelir :) Neşeli sevgilerle :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. harry potter izlemek için o kadar güzel bahanelerim var ki yıllardır, neden yılbaşı da bunlardan biri olmasın? gerçi artık bahanesi mi kalmış :)

      kocaman sevgiler :)

      Sil