Çantamı az doldurmak için bir süre kafa yordum. Ne almalıyım, neyi geride bırakmalıyım. Şu an çok elzem değil hafif olmak, sırtımda çantayla gezmeyeceğim ama bir süre sonraki planlarım için ön hazırlık olur. Neyi geride bırakabilirim? İki tişört yeter mi? Fotoğraf makinası şart da hem bilgisayar hem tablet almasam da olur tabii. Kitap da almam Kindle yeter. Başka? Kozmetik ürünleri. Ele dur. Şarj cihazları, kablolar. İlaçlar. Hafif olmadı. Yine olmadı.
Bir süredir çantama bakıyorum. Kahverengi çantanın dikişleri
ufaktan atmaya başladığından yeni bir çanta arıyordum. “BAYILDIM!” diye ünlemeden
de gerçekten ihtiyacım olduğuna ikna olmadan da bir şeyler almaya yanaşamadığımdan
bir süre çanta aradım. Bir tane buldum. Bir de mağazaya bakayım dedim, internet
mağazasındaki çanta karşıma çıktı. Nasıl güzel. Aldım. İşte bir süredir
baktığım, masanın kenarındaki çanta o çanta. Sadece onunla nasıl yola çıkarım
diye düşündüğüm çanta. Bazı eşyaların kendine has enerjileri var, bunun da var.
Hadi hadi, der gibi sürekli; fıkır fıkır.
Benimse göz kapaklarım ağırlaşıyor. Uyumak istiyorum
mütemadi. Bazen pencerenin önünde durup ilk gençliğimin ağırlık yaratan yazlarını
hissediyorum burnumun ucunda. Hiç hoşlanmıyorum bu anıların yarattığı
hissiyattan. Yazlarla dertlerim o zaman mı başladı? Okulların kapanması, evlere
çekilmemiz, ortaokulda okuluma uzak mahallede oturmam, bu yüzden arkadaşlarıma
uzak kalmam? Bilemiyorum. Çanta bana baktıkça, ben gitmek istedikçe, içimde
ağırlığını artıran bir şey var. O şeyi anlatacağım, bir dakika
yani aile yanına mı gidiyon, iyi yolculuklar iyi tatiller :)
YanıtlaSilteşekkür ederim :)
Silİyi gelecekse eğer, hiç bekleme, düş yola bence de
YanıtlaSilumarım :)
Sil