24 Mart 2023 Cuma

Vesaire

 Yıllar önce hissettiğim her duyguyu dökmeye geldiğim bu yer artık bana uzak, küskün, kırgın bakışlar atıyor. Ne yapacağımı, duygularımı nasıl kontrol altına alacağımı, daha doğrusu duygularımla ne yapacağımı bilemediğim şu birkaç günün sonunda aklıma geldi; yazayım. Hep bir “çözüm” arayışındayız ya, “neyi çözecek?” diye sormadan kendime, dökülsün içimdekiler.

Başımı ellerimin arasına alıp sakinleşmeye çalıştığım, bu kadar öfkeyle yapacağımı bilemediğim, evimde üşürken utandığım, gülerken utandığım, kurduğum hayallerden utandığım, şikayetlerimden utandığım,,,, utanç ve öfke arasında boğazımın düğümlendiği, ağlamak istediğim ama bir türlü beceremediğim….

Deprem haberini gördüğüm, deprem haberini anladığım, neler olduğunu anlamaya çalıştığım tüm bu süreçte elbette en çok varoluş sancılarının bünyeme akın ettiği zamanları, insanlar için, hiç de tanımadığım dahası tanısam da sevmeyeceğim insanlar için paramparça olmuş yüreğimle yaşıyorum. S. bana sosyal medyaya girmeyi yasakladı. Dün gece uygulamaları telefonumdan silmiştim. Bugün dayanamayıp tekrar girdim. Sonucunda da bu yasak geldi. Sınırda olan akıl sağlığımızı korumak içinmiş. Öyle dedi. Günlerdir görmedim onu. Ne hissettiğimi öyle uzun uzun anlatmadım. Ama çıldıracak gibi olduğumu hissetmesi gerekmedi, kendisi de çıldıracak gibi hissettiğinden bildi sanırım.

Bunca bencillik de bir başka utanç kaynağı.

Nasıl başa çıkacağız? Hepimiz ayrı ayrı? Gerçekten nasıl başa çıkacağız? Yarın öbür gün aynı sarsıntıyı burada yaşadığımızda ne yapacağız? Yeni yaşama rotaları oluşan aklımın dengesini sağlamak için daha fazla gücüm olduğunu ben hiç sanmıyorum.

Bugün yaşının yaşımın iki katından fazla olduğunu söyleyen çok güzel bir kadın, profesör “ben bile umut ediyorum hala, çok gençsin” dedi. “Gençliğim çalınmış gibi hissediyorum” dedim, tüm konuşmalarda olduğu gibi, sohbetimizin siyasete bağlandığı noktada.

 

Bunları yazmamın üzerinden bir aydan fazla geçti. Sayfayı hiç kapatmadım. Devam edeceğim için mi? Kaybolmasını istemediğim için mi? Peki şimdi neden?

Balkondayım. Saatlerce uyudum ve hala uyumak istiyorum. Salonda değil. Yatak odasında değil. Esen rüzgar hoşuma gidiyor. Biraz üşütüyor. Üşütmeyen bir esintide, belki bir ormanda, bir su kenarında öylece uyusam. Uyandığımda, diye başlayan bir cümlem yok. Uyusam öyle. Uyuduğumun farkında, sessiz sesli, öylece uyusam. Yağmur yağsa üzerime ıslanmasam, uyusam.

Bana duygu günlüğü tutmanın iyi geleceği söylendi. Duygularıma yoğunlaşmanın iyi geleceği. Ne hissediyorum? Elimi attığım her şeyin kuruduğunu. Tutkuyla sevdiğim ve istediğim hiçbir şeyin olmadığını. Bundan 7-8 sene öncesinde aynı şekilde hiçbir şey yapmadığım günlerde kendime duyduğum öfke artık yok. O zamanlar yapmak istediğim ama yapmadığım şeyler yüzünden doğan öfke yok. Gerçekten istemiyormuşum demek ki yapmak, deyip battaniyeyi kafama çekiyorum. İnsanlarla geçirdiğim vakte, yaptığım rolün boğuntusuna artık tahammül edemiyorum. İçinden çıkılmaz bir hal alan çelişkilerim hep aynı yerde düğümlenince, hep aynı insanda tıkanınca bile artık bir öfke duymuyorum. Değişmeyecek. Çözemeyeceğim. Ne affedebileceğim ne arkamı dönüp gidebileceğim.

Şimdi biraz daha uyuyayım.

 

2 yorum:

  1. Yazının muhteşem bir sıcaklığı vardı, ısıttı deyip, sessizce çekiliyorum:)

    YanıtlaSil
  2. Son cümleyi ne düşünüp yazdın bilemiyorum ama benim de tarifim bu günkü duygularma,belki de alakasız şeyler tarif ediyoruz.öncesi bir kırgınlık vardı ruhumda, deprem yıktı geçti, kocaman bir boşluk o boşluktan korkup ne koymak istediysem elimde ufalanıyor sanki

    YanıtlaSil