14 Eylül 2023 Perşembe

İşler ve Diğer Şeyler

Dersler açılacak. Derslerin bir an önce açılması lazım. Ne tatsız bir gün. Anlatayım. 

Bir süredir “ders programı” bekleyişimiz sürüyordu. Hocalarımız, bir önceki dönemde yaşanan sorunlar yüzünden sanırım, kendileri yapmayı tercih ettiler ders programlarını. Canımıza minnet. Ama gecikiyor, son anda bizi sıkıştıracaklar, bekleyişimiz tedirgin. 

Dün gece e-posta kutumuz şenlenmiş. Sabah gördük. Ders programları gönderilmiş, derslerin açılması gerekmiş, bugün de bitmeliymiş. Sorsak mesela “biz bir saatte hallerdik” derler, fakat daha ders programına ilk bakışta bir sürü hata görüyoruz. 

Kafamı kaldırıp “acaba ders açarken de mi problem çıkartsak, böylece onu da kendileri yaparlar?”. Bu kulak tırmalayan fikrimin temelinde, aslında ders açma işinin bize ait olmaması, bize yıkılan işlerden biri olması yatıyor. Elbette kendi işimi hakkıyla yapmayı isterim, bunun yanında çalıştığım kurumun benden çaldıklarını düşününce, inisiyatif kullanıp kendimden vermek içimden gelmiyor. 

Yataktan zor kalktım, duş aldım, ne kahvaltım var ne öğle yemeği hazırladım. Kahvem bile son anda. Reglim, berbat hissediyorum, bir an ağlayıp bir an gülecek kadar deli bir ruh halindeyim. Yatıp uyumak istiyorum, kalkıp gezmek istiyorum, asla okula gelmek istemiyorum. Fakat okula geliyorum. Dün gece yatmadan önce kalan son enerjimle çavdar unuyla küçük kurabiyeler yapmıştım, onlardan alıyorum yanıma. Ve bir de muz. 

Ders açmaya başlıyoruz. Ve şahane! Sistem hata veriyor. Bir iki telefon görüşmesi, hatanın giderilmesi için bir şeyler bir şeyler… Bekliyoruz. Şahane! Yarın izinliyim. “İşin bitmesi için yarın izin kullanmasan olur mu?” gibi bir teklifle bana gelse de birileri bütün olumsuzluğumu üzerine boşaltsam. 

Şimdiye kadar bu dediğim gerçekleşmiyor, ne de sorun çözüldü. Ve başka işler de yüklenip duruyor. Yine gözüm sürekli saatte. Sosyal medyada okuduğuma göre çok fazla sosyal medyada vakit geçirmekten can sıkıntısı hissediyormuşuz. Bu hafta uygulamaya çalıştığım “yıldız toplayıp ödül kazanma” etkinliğim çok başarılı olmadı sanırım. Biraz da telefon-sosyal medya “detox”u deneyeyim, diye geçiriyorum içimden. En zoru Pinterest’ten uzak kalmak olacak. O sevdiğim görsellerin içinde kaybolmaya nasıl bayılıyorum! 

Fakültedeki genel telaş halini, “dersleri açamıyoruz, n’apacağız!” endişesini paylaşmıyorum. Hiç umurumda değil. “Fakat öğrenciler pazartesi ders seçmeye başlayacaklar!” Hiç umurumda değil. Tek istediğim tezimle ilgili, makalemle ilgili çalışmaları yapabilmek için gerekli motivasyonu bulmak. Başka hiçbir derdim, telaşım yok. Cuma, cumartesi ve pazar günleri çalışma masamla bütünleşip, saatlerce okuyup yazabilir miyim, hesapları yapıyorum sadece. Keşke fizyolojik olarak biraz daha iyi olduğum bir döneme denk gelseydi! 

Bir de hafta sonu orman keşfi yapmak istiyorum. Neredeyse bir saatlik uzaklıktaki ormana gittim geldim de kaç kere, burnumun dibindekine bir çıkamadım doğru düzgün. Bunu da yapabilirsem ne ala! Bazen aklıma bisiklet almak düşüyor. Fakat bisiklet sürmeyi bilmiyorum. Belki bu vesileyle bunu da hallederim. Belki… 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder